• Bu bahis forum sitesi iddaaseverlerin fikir, tahmin ve analiz paylaştığı tamamen ücretsiz hizmet veren bir platformdur. Kesinlikle bahis oynatılmaz. Spor Toto Teşkilatı tarafından lisanslandırılmış siteler dışında bahis oynamak ve oynatmak Türkiye Cumhuriyeti Ceza Kanuna göre suçtur. Skype adresimiz üzerinden iletişim için tıklayınız

Mustafa Kemal ATATÜRK

dettori1907 

Üye
Onaylı
10 Ara 2019
213
89
I5WfdI.png
 

remevc87 

Üye
Onaylı
2 Eyl 2020
159
56
BU VATAN, İÇİNE DÜŞTÜĞÜ BU FELAKETTEN NASIL KURTARILIR ?

Saray yanlısı gazeteci Refi Cevat Ulunay, Mustafa Kemal Paşa’yı Şişli’de kaldığı evde ziyaret eder. Çanakkale Savaşları’na ilişkin sorularını bitirdikten sonra ayrılmak üzere ayağa kalktığı zaman Mustafa Kemal,
"Bu vatan, içine düştüğü bu felaketten nasıl kurtarılır, diye bir sual sormanızı isterdim" der.
Ulunay şöyle cevap verir:
"Ben bu vatanın kurtarılmasını mümkün görmediğim için böyle bir sual düşünmedim. Neyle, hangi askerle, hangi silahla, hangi parayla? Maalesef paşam, vatan kupkuru bir çölden farksız oldu. Affınıza sığınarak arz edeyim ki, artık bu kupkuru çölde hiçbir hayat belirtisi yok!"

Mustafa Kemal Paşa kaşlarını çatar:

"Çöl sanılan bu álemde saklı ve kuvvetli bir hayat vardır.
O, millettir.
O, Türk milletidir.
Eksik olan şey teşkilattır. Bu teşkilat organize edilebilirse, vatan da, millet de kurtulur. Bunu böyle bilesiniz Refi Cevat Beyefendi!"

Refi Cevat Ulunay, matbaaya dönünce arkadaşları "Anlat" derler. Anlatır:

"Şu sıralar Anadolu’ya geçilir, milli direniş harekete geçirilirse, Fransızı da, İngilizi de, İtalyanı da memleketten kovulur, vatan istiklaline kavuşur, millet de esaretten kurtulurmuş!
Anladınız mı arkadaşlar?
Bu adam, deli değil, zırdeliymiş!"

Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra Refi Cevat Ulunay, 150’lik listenin içinde yurt dışına sürgüne yollanır. Uzun yıllar sonra genel af çıkınca yurda döner, 1968 yılında 78 yaşında ölünceye kadar 15 yıl Milliyet Gazetesi’nde köşe yazıları yazar. Yıllar sonra Ulunay’a "Yanılgınızın pişmanlığını duymadınız mı?" diye sorarlar. Şöyle cevap verir:

"Hayır. Ben haklıydım yerden göğe... O şartlar içinde kurtuluş mücadelesine atılıp Türkiye’yi üç büyük devletin pençesinden kurtarmaktan söz edenlere karşı herkes benim gibi düşünürdü. Böyle düşünen tek adam oydu, tek adam!"

("Samsun’dan Önceki 6 Ay -İşgal, Hüzün, Hazırlık" - Dr. Alev Coşkun)



Ekli dosyayı görüntüle 43097
"Çöl sanılan bu álemde saklı ve kuvvetli bir hayat vardır. <3 <3
 

buraksk 

Tipster
Onaylı
13 Şub 2019
6,844
8,461
KIZILCA GÜN ??
Türk İstiklâl Harbi dönemindeki en önemli gelişmelerden biri de Mustafa Kemâl Paşa'nın Ankara'ya geldiği 27 Aralık 1919 günüdür.

Bugün, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kemâl Paşa'nın Ankara’ya gelişinin 101. yıl dönümünde, Genelkurmay Kavşağı’nda “27 Aralık 1919 Kızılca Gün Anıtı”nın temsili açılışını yapacak.
(Atatürk’ün silah arkadaşı ve aynı zamanda da tarihçi Enver Behnan Şapolyo, Atatürk ve Seymen Alayı isimli eserinde Türk tarihindeki “Kızılca Gün” kavramı ve Atatürk’ün Ankara’da karşılanışı hakkında çok detaylı tarihsel bilgiler vermektedir… Enver Behnan’a göre Oğuz Türk töresi olan Seymen Alayı yalnızca devletin ve milletin buhran yaşadığı “Kızılca Gün” denilen zamanlarda tertip edilir ve tertiplenen bu Seymen Alayı’ndan sonra da devleti ve milleti yaşanan buhrandan kurtaracak bir lider seçilirdi. Selçuk Bey ve Osman Bey tahta çıkarken de Seymen Alayı tertip edilmiş ve devlete yeni lider seçimi gerçekleştirilmişti. Lider seçiminden sonra ise kımızlar içilmiş, dualar edilmiş ve zeybek oyunları oynanmıştı.)

"27 Aralık 1919 Kızılca Gün Anıtı" milli mücadeleye inanmış Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve Temsil heyetini, onları karşılayan yiğit Ankaralıları ve 16 Türk Devleti ile Türkiye Cumhuriyeti’ni simgeliyor??


Screenshot_20201227-122409_Facebook.jpg
 

buraksk 

Tipster
Onaylı
13 Şub 2019
6,844
8,461
"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. benim manevi mirasım ilim ve akıldır."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

FB_IMG_1610220095841.jpg
 

PersPrensi 

Üye
Onaylı
18 Ara 2020
5,772
6,906
Ölümsüzler Ordusu
"Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. benim manevi mirasım ilim ve akıldır."
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Ekli dosyayı görüntüle 90241
ne güzel düşünce ....ne güzel duruş....ne güzel bir resim.....
sanki bir film yıldızı gibi .....gerçek bir kahraman....gerçekten kıymet biliyor muyuz meçhul

her şey için teşekkür ederiz
 

buraksk 

Tipster
Onaylı
13 Şub 2019
6,844
8,461
''Bir millet sanattan ve sanatkârdan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir millet bir ayağı topal, bir kolu çolak, sakat ve alil bir kimse gibidir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.''
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK


1610798447362.png


Türk müziğinin dev çınarı, büyük sanatçı Muammer Sun’u kaybettik...
Türkiye’nin, Türk milletinin, Türk müziğinin başı sağ olsun.
Yüreğimize, bilincimize işleyen ezgilerini asla unutmayacağız.

 

buraksk 

Tipster
Onaylı
13 Şub 2019
6,844
8,461
Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Mustafa Kemal ATATÜRK
Screenshot_20210317-215558_Chrome.jpg
 

buraksk 

Tipster
Onaylı
13 Şub 2019
6,844
8,461
25 Nisan 1915 tarihinde başlayan Çanakkale Kara Savaşları'nın ilk gününde, Arıburnu bölgesini gözlemekle görevli müfrezeden bir askerle, Arıburnu bölgesine yardıma yetişen 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal arasındaki konuşma


M. Kemal: Asker, dur! Niçin kaçıyorsunuz?
Asker: Kumandanım, düşman!...
M. Kemal: Nerede?
Asker: (Eliyle az ilerideki 261 rakımlı tepeyi gösterir) İşte!...
(Gerçekten de Teğmen Tulloch komutasındaki bir Anzak müfrezesi elini kolunu sallaya sallaya yaklaşmaktadır)
M. Kemal: Düşmandan kaçılmaz!
Asker: Üç saattir çarpışıyoruz. Cephanemiz kalmadı kumandanım!
M. Kemal: Cephaneniz yoksa süngünüz var!

SÜNGÜ TAK! YAT!

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ !!!

Screenshot_20210318-202901_Facebook.jpg
 

buraksk 

Tipster
Onaylı
13 Şub 2019
6,844
8,461
Belki aramızda gündemi takip edenler vardir ona istinaden eski bir paylasimi tekrar paylaşma ihtiyacı duydum.
Yarın tekrar tekrar ziyaret ettiğim Anıtkabire tekrar gideceğim için içimdeki o fırtınayı ve heyecanı anlatamam.
Atatürk'ün hastalığı sebebiyle katılamadığı Türk ordusuna son mektubudur. Her okuduğumda tüylerim diken diken olur, derin düşüncelere dalarım.
Ankara Hipodromunda yapılan geçit resminden önce Başbakan Celâl Bayar tarafından okunmuştur.

" Zaferleri ve geçmişi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber uygarlık nurlarını taşıyan kahraman Türk ordusu!
Memleketini en buhranlı ve zor anlarda eziyetten, felâketlerden, belâlardan ve düşman işgâlinden nasıl korumuş ve kurtarmış isen cumhuriyetin bugünkü verimli devrinde de askerlik tekniğinin bütün modern silâh ve araçları ile donatılmış olduğun halde görevini aynı bağlılıkla yapacağına hiç şüphem yoktur.


Bugün, cumhuriyetin onbeşinci yılını devamlı artan büyük bir rahatlık ve kudret içinde kavrayan büyük Türk milletinin karşısında kahraman ordu, sana kalpten teşekkürlerimi sunar ve bildirirken büyük ulusumuzun övünme duygularını da dile getiriyorum.

Türk vatanının ve Türklük toplumunun şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan oluşan görevini her an yerine getirmeye hazır olduğuna benim ve büyük ulusumuzun tam bir inanç ve güvenimiz vardır. Büyük ulusumuzun orduya verdiği en son sistem fabrikalar ve silâhlar ile bir kat daha kuvvetlenerek büyük bir kendini fedâ etme ve yaşamayı değersiz görmekle her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğunuza eminim. Bu inançla kara, deniz, hava ordularımızın kahraman ve deneyimli komutanları ile subay ve erlerini selâmlar ve övgülerimi bütün ulus karşısında bildiririm.


Cumhuriyet Bayramı’nın onbeşinci yıldönümü hakkınızda kutlu olsun."

Mustafa Kemal ATATÜRK


Ekli dosyayı görüntüle 65208
 

lastbahisblender 

Üye
Onaylı
30 Ocak 2021
229
78
İstanbul Üniversitesi‘nde öğrenci olduğum sıralar, okul duvarında bir ilan gördüm: “Avrupa’ya talebe yollanacaktır.”

”Allah Allah” dedim!

Ülke yıkık dökük, her yer virane, Lozan yeni imzalanmış, bu durumda Avrupa’ya talebe. Lüks gibi gelen bir şey.Ama bir şansımı denemek istedim. 150 kişi içinden 11 kişi seçilmişiz. Benim ismimin yanına Atatürk, “Berlin Üniversitesi’ne gitsin.” diye yazmış.…
Vakit geldi, Sirkeci Garı‘ndayım; ama kafam çok karışık.Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim, geri döndüğüm sırada bir posta müvezzi ismimi çağırdı.“Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var.”

“Benim” dedim. Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Sizleri bir kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz.”

İmza: Mustafa Kemal
Okuyunca düşündüklerimden olağanüstü utandım. “Şimdi gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme.” dedim. “Düşünün 1923‘te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman, ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu ülke için can verilmez mi?”Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm. Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü‘nü kurdum. Kürsü başkanı oldum. Daha sonra ülkemin başbakanlığını yaptım.

Ben kim miyim? Ben sadece iki satırlık bir telgrafın yarattığı bilim adamıyım..

Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak
 

Kullanıcı Bul

Üst