- 29 Eki 2018
- 11,896
- 11,241
Gerçek, hayatımızın tozlu olması mıydı? ; Yoksa toz serpintisi altındaki yaşamlarımız mıydı?
Yaşamımız, sonbahar mevsiminde, kuruyan yaprakların gövdeden ayrılıp bir rüzgar ile belirli bir rotası olmayan yolda ordan oraya savrulması gibi akıp gidiyordu,, Rüzgar, kurumuş yaprağı savururken bazen onun güzergahını toza, dumana katıyordu,, Kurumuş yaprağın akıbetini kestirmek güçtü,,
Şimdilerde bizim kurumuş bi çare savrulan yaprağımız, internet ortamında belli-belirsiz flu yollarda bir arayış içerisinde olan karakterize edilemeyen, grafikize gösterilemeyen, şablon çıkartılamayan unkown davranışlarımız idi,, İnternette surf yaparken bizi sahipleyen davranışlarımıza, unknown ismini koymamızın nedeni : Bu flu ortamda davranışlarımızın bir algoritmasının bile çıkartılamıyor olmasından kaynaklanmakta olması idi,,
İnternet öylesine büyük bir mecra ki büyüklüğünün ölçüsünü cebirsel olarak ifade edemiyoruz,, Kıtaların bile adeta üzerinde birer adacık gibi durduğu okyanuslar ve bu okyanusların hacmi, internet mecrasının yanında bir damla gibi kalıyordu,, Ya da internet mecrası bir sahra çölü ise diğer bütün ölçülebilir büyükler sadece bir kum tanesi olarak kendini ancak var edebiliyordu,,,
İnternet mecrası, ihtiva ettiği, bilgi, sosyal medya, oyun, forum, blog,,,, gibi sanal kavramsallığın önüne cazip bir giriş kapısı koyuyordu ve bunuda dijital kale ile öylesine perçinliyordu ki, içeri girenler giriş kapısının nasıl olduğu ile pek ilgilenmiyordu. Kimse ilgilenmese de bu dijital kalenin giriş kapısı tozdan tarumar olmuş vaziyette idi,, Dijital kalenin giriş kapısının sihrini ancak toz serpintisi altında yaşayabilmeyi bilenler anlayabiliyordu,, Bunu anlayabilenler maalesef genelin yanında sadece azınlık idi. Bu durumu çok ama çok basit bir sosyal deney ile açıklayalım,, Lise yıllarına geriye dönüş yapalım,, Hatta lise 1 ‘e konuk olalım,, Dersimiz temel bilgisayar olsun,, Öğretmenimiz derse girer ve sınıfta bulunan öğrencilerine der ki ‘ herkes bilgisayarını açsın ‘,, Öğrencilerin hepsi bilgisayarlarını açarlar,, Öğretmen, ‘arkadaşlar bilgisayarlarımızda internet bağlantısı mevcuttur’ dedikten sonra benim on dakika işim var beni rahatta bekleyin der ve çıkar,, Evet, durum analizi yapalım,, Sınıfta öğretmen yok, bilgisayarlar açık, internet bağlantısı mevcut,, E öğrenci , önünde bilgisayar ve bağlı olduğu internet varken öğretmeni rahatta veya hazırolda bekler mi ? Tabiki beklemez,, Öğrencilerin, dikkatli öğrencilerin büyük bir çoğunluğu bir an duraksar ve gözlerini sınıfın kapısına yönlendirir,, Acaba öğretmen hemen dönecek mi bakışıdır bu,, Öğretmenin hemen dönmeyeceğini yani öğretmenin dediği gibi on dakika süresi olduğu düşünen öğrenciler hemen klavyelere sarılıp internetten beklentileri olan sayfaların isimlerini hızlı bir şekilde klavye ile arama motoruna yazarlar,, Kimi öğrencinin klavyesinden porno kelimesini içeren harfler dökülür iken kimi öğrenciler seks hikayelerine kimi öğrenciler yabancı kızlar ile görüntülü chat sayfalarına kimi öğrenciler meşhur ama basit olan bilgisayar oyunlarına kimi öğrenciler mırc sohbet odasına kimi öğrenciler tuttuğu takımın spor haberlerine kimi öğrenciler ise çok çok küçük bir azınlıkta olsa dersleri ile ilgili kendisine yardımcı olabilecek sayfalara giriş için klavyelerini kullanırlar,, Öğrenciler daha internet aleminin işlevselliği hakkında fikir sahibi değilken bile kendilerinde var olan heyecan ve cesaret dürtüleri ile rahatça internette istedikleri sayfalara giriyorlar, girmişlerdi bile,, Uyanık olan bir kaç öğrenci , ‘’arkadaşlar ! on dakika doldu, öğretmen gelmek üzere sayfaları kapatın diyordu’’ Bu uyarı ile kendine gelen öğrenciler hemen sayfalarını kapattılar,, Ah canlarım nereden bilecekler en basit hali ile ‘’ Biz buradan böyle gördük ‘’ programının bilgisayarlarda yüklü olduğunu,, Bu durum şu an da bile gerek bilgisayarlarında gerekse de mobil cihazlarında gizli sekmeden girince kendini görünmez sanan, internette iz bırakmadan rahatça surf yapan kendini uyanık zanneden bizler gibi düşünen internet kullanıcılarından çok da farksız değildi,, O halde lise öğrencilerinin kendilerini görünmez sanma , düşüncesi ile alay etmemeliyiz,, Derin internet denilen ortamda bile kullanıcı sayısının artması ile giriş yapılan ip sayısının artmasına paralel olarak gizli kalabilmek, iz bırakmamış olmak pek de mümkün değil iken bile ki bu connect sistemde oluşturulan ip havuzu ve giriş yaptığımız iplerin başka kullancılara ait olması bile sizleri görünmez kılamayacaktır,, Neyse konuyu fazla dağıtmadan geri dönelim,, Süre bitmiştir,, Öğretmen sınıftadır,, Öğretmen hemen ‘’ Biz burdan böyle gördük ‘’ programını açar ve hangi bilgisayarlarda hangi sayfalara giriş yapılmış tek tek hepsini tespit eder,, Öğretmen ‘’ arkadaşlar ‘’ diyerek söze başlar,, Değerli okuyucularım, öğretmenin açıklamasına geçmeden önce bir şeyi hatırlatmak isterim : Sanırım öğrenciyi bu yol ile sosyal deneye sevk eden öğretmenin idealistliğinden şüphe etmiyorsunuzdur,,Zira bu tarzda eğitici/eğitsel davranışlar ancak ve ancak idealist öğretmenler tarafından sergilenebilirdi,, Öğretmen devam eder sözlerine, ‘’ Sizler ki bizlerin geleceği, yarınlara yön verecek taze ve işlevsel dimağlara sahip gençlersiniz, İnternet dediğiniz ne ki ? Biz, siz, onlar değil mi ? Yani halihazırda bulunan mevcut bilgilerin, dijital ortama aktarılmış olması demek değil mi ? O halde neden sap ile samanı karıştırır bir vaziyettesiniz, O halde neden girdiğiniz bu kapının, toz ile tarumar olmuş kapının, dijital kalenin, size sunduğu gerçek nimetlerden faydalanmazsınız da tozun, dumanın içersinde benliğinizi de kaybedecek şekilde yol izler oldunuz,, Bilginin ve gelişimin temel kaynağı kitaplardır,, Gerçek anaç bilgiler oradadır,, En son ne zaman kitap okudunuz? En son ne zaman kütüphaneye gittiniz? ‘’ der,, Öğrenciler, öğretmenlerinin bu sözleri ile silkinip kendine ancak gelivermişlerdi,, Zira öğretmen bilginin kaynağına atıfta bulunur iken bilgiye ulaşmak içinde kullanılan yolların tozları içersinde öğrencilerinin kaybolmasını istemiyordu, Toz yutmayın, tozu üfleyin gerçeği görün diyordu,,
Gerçekten heyecan yaşamak ve bu heyecan ile bilgi öğrenmek mi istiyorsunuz? O halde gidiniz kütüphanelere,, Merak etmeyin bu sıralar bom boş kütüphaneler,, Kitap almak, okumak ya da araştırma yapmak için sıra beklemeyeceksiniz,, Kütüphaneye girdiğinizde soluduğunuz hava sizi ziyadesi ile tatmin edecek,, Kitap raflarının bulunduğu koridorda, kitaplara bakınırken yürümek ne hoştu,, Kütüphaneler bu sıralar çok okuyucu kabul etmediği için biraz tozlanmıştı sanki,, Koridorda gezinirken dikkatinizi çeken bir kitabın önünde durduğunuzda, kitabı raftan almak için elinizi uzattığınızda, eliniz henüz daha kitaba ulaşmadan bile toz olacaktır,, Olsun bu toz gelişimimiz ve gelecek için öylesine büyük bir adımdır ki,, Tozlu raf, tozlu kitap,,
Kitabı elinize alınca üfleyiniz ‘ puffff ‘ diye üfleyiniz ki değer içeren, değer taşıyan kitabın üzerinden toz bulutu kalksın ve aydınlatsın ışığı ile sizleri,, Çünkü gerçek, toz serpintisi altında , tozlu raflar ile yaşamak, yaşayabilmektir,,
Yaşamımız, sonbahar mevsiminde, kuruyan yaprakların gövdeden ayrılıp bir rüzgar ile belirli bir rotası olmayan yolda ordan oraya savrulması gibi akıp gidiyordu,, Rüzgar, kurumuş yaprağı savururken bazen onun güzergahını toza, dumana katıyordu,, Kurumuş yaprağın akıbetini kestirmek güçtü,,
Şimdilerde bizim kurumuş bi çare savrulan yaprağımız, internet ortamında belli-belirsiz flu yollarda bir arayış içerisinde olan karakterize edilemeyen, grafikize gösterilemeyen, şablon çıkartılamayan unkown davranışlarımız idi,, İnternette surf yaparken bizi sahipleyen davranışlarımıza, unknown ismini koymamızın nedeni : Bu flu ortamda davranışlarımızın bir algoritmasının bile çıkartılamıyor olmasından kaynaklanmakta olması idi,,
İnternet öylesine büyük bir mecra ki büyüklüğünün ölçüsünü cebirsel olarak ifade edemiyoruz,, Kıtaların bile adeta üzerinde birer adacık gibi durduğu okyanuslar ve bu okyanusların hacmi, internet mecrasının yanında bir damla gibi kalıyordu,, Ya da internet mecrası bir sahra çölü ise diğer bütün ölçülebilir büyükler sadece bir kum tanesi olarak kendini ancak var edebiliyordu,,,
İnternet mecrası, ihtiva ettiği, bilgi, sosyal medya, oyun, forum, blog,,,, gibi sanal kavramsallığın önüne cazip bir giriş kapısı koyuyordu ve bunuda dijital kale ile öylesine perçinliyordu ki, içeri girenler giriş kapısının nasıl olduğu ile pek ilgilenmiyordu. Kimse ilgilenmese de bu dijital kalenin giriş kapısı tozdan tarumar olmuş vaziyette idi,, Dijital kalenin giriş kapısının sihrini ancak toz serpintisi altında yaşayabilmeyi bilenler anlayabiliyordu,, Bunu anlayabilenler maalesef genelin yanında sadece azınlık idi. Bu durumu çok ama çok basit bir sosyal deney ile açıklayalım,, Lise yıllarına geriye dönüş yapalım,, Hatta lise 1 ‘e konuk olalım,, Dersimiz temel bilgisayar olsun,, Öğretmenimiz derse girer ve sınıfta bulunan öğrencilerine der ki ‘ herkes bilgisayarını açsın ‘,, Öğrencilerin hepsi bilgisayarlarını açarlar,, Öğretmen, ‘arkadaşlar bilgisayarlarımızda internet bağlantısı mevcuttur’ dedikten sonra benim on dakika işim var beni rahatta bekleyin der ve çıkar,, Evet, durum analizi yapalım,, Sınıfta öğretmen yok, bilgisayarlar açık, internet bağlantısı mevcut,, E öğrenci , önünde bilgisayar ve bağlı olduğu internet varken öğretmeni rahatta veya hazırolda bekler mi ? Tabiki beklemez,, Öğrencilerin, dikkatli öğrencilerin büyük bir çoğunluğu bir an duraksar ve gözlerini sınıfın kapısına yönlendirir,, Acaba öğretmen hemen dönecek mi bakışıdır bu,, Öğretmenin hemen dönmeyeceğini yani öğretmenin dediği gibi on dakika süresi olduğu düşünen öğrenciler hemen klavyelere sarılıp internetten beklentileri olan sayfaların isimlerini hızlı bir şekilde klavye ile arama motoruna yazarlar,, Kimi öğrencinin klavyesinden porno kelimesini içeren harfler dökülür iken kimi öğrenciler seks hikayelerine kimi öğrenciler yabancı kızlar ile görüntülü chat sayfalarına kimi öğrenciler meşhur ama basit olan bilgisayar oyunlarına kimi öğrenciler mırc sohbet odasına kimi öğrenciler tuttuğu takımın spor haberlerine kimi öğrenciler ise çok çok küçük bir azınlıkta olsa dersleri ile ilgili kendisine yardımcı olabilecek sayfalara giriş için klavyelerini kullanırlar,, Öğrenciler daha internet aleminin işlevselliği hakkında fikir sahibi değilken bile kendilerinde var olan heyecan ve cesaret dürtüleri ile rahatça internette istedikleri sayfalara giriyorlar, girmişlerdi bile,, Uyanık olan bir kaç öğrenci , ‘’arkadaşlar ! on dakika doldu, öğretmen gelmek üzere sayfaları kapatın diyordu’’ Bu uyarı ile kendine gelen öğrenciler hemen sayfalarını kapattılar,, Ah canlarım nereden bilecekler en basit hali ile ‘’ Biz buradan böyle gördük ‘’ programının bilgisayarlarda yüklü olduğunu,, Bu durum şu an da bile gerek bilgisayarlarında gerekse de mobil cihazlarında gizli sekmeden girince kendini görünmez sanan, internette iz bırakmadan rahatça surf yapan kendini uyanık zanneden bizler gibi düşünen internet kullanıcılarından çok da farksız değildi,, O halde lise öğrencilerinin kendilerini görünmez sanma , düşüncesi ile alay etmemeliyiz,, Derin internet denilen ortamda bile kullanıcı sayısının artması ile giriş yapılan ip sayısının artmasına paralel olarak gizli kalabilmek, iz bırakmamış olmak pek de mümkün değil iken bile ki bu connect sistemde oluşturulan ip havuzu ve giriş yaptığımız iplerin başka kullancılara ait olması bile sizleri görünmez kılamayacaktır,, Neyse konuyu fazla dağıtmadan geri dönelim,, Süre bitmiştir,, Öğretmen sınıftadır,, Öğretmen hemen ‘’ Biz burdan böyle gördük ‘’ programını açar ve hangi bilgisayarlarda hangi sayfalara giriş yapılmış tek tek hepsini tespit eder,, Öğretmen ‘’ arkadaşlar ‘’ diyerek söze başlar,, Değerli okuyucularım, öğretmenin açıklamasına geçmeden önce bir şeyi hatırlatmak isterim : Sanırım öğrenciyi bu yol ile sosyal deneye sevk eden öğretmenin idealistliğinden şüphe etmiyorsunuzdur,,Zira bu tarzda eğitici/eğitsel davranışlar ancak ve ancak idealist öğretmenler tarafından sergilenebilirdi,, Öğretmen devam eder sözlerine, ‘’ Sizler ki bizlerin geleceği, yarınlara yön verecek taze ve işlevsel dimağlara sahip gençlersiniz, İnternet dediğiniz ne ki ? Biz, siz, onlar değil mi ? Yani halihazırda bulunan mevcut bilgilerin, dijital ortama aktarılmış olması demek değil mi ? O halde neden sap ile samanı karıştırır bir vaziyettesiniz, O halde neden girdiğiniz bu kapının, toz ile tarumar olmuş kapının, dijital kalenin, size sunduğu gerçek nimetlerden faydalanmazsınız da tozun, dumanın içersinde benliğinizi de kaybedecek şekilde yol izler oldunuz,, Bilginin ve gelişimin temel kaynağı kitaplardır,, Gerçek anaç bilgiler oradadır,, En son ne zaman kitap okudunuz? En son ne zaman kütüphaneye gittiniz? ‘’ der,, Öğrenciler, öğretmenlerinin bu sözleri ile silkinip kendine ancak gelivermişlerdi,, Zira öğretmen bilginin kaynağına atıfta bulunur iken bilgiye ulaşmak içinde kullanılan yolların tozları içersinde öğrencilerinin kaybolmasını istemiyordu, Toz yutmayın, tozu üfleyin gerçeği görün diyordu,,
Gerçekten heyecan yaşamak ve bu heyecan ile bilgi öğrenmek mi istiyorsunuz? O halde gidiniz kütüphanelere,, Merak etmeyin bu sıralar bom boş kütüphaneler,, Kitap almak, okumak ya da araştırma yapmak için sıra beklemeyeceksiniz,, Kütüphaneye girdiğinizde soluduğunuz hava sizi ziyadesi ile tatmin edecek,, Kitap raflarının bulunduğu koridorda, kitaplara bakınırken yürümek ne hoştu,, Kütüphaneler bu sıralar çok okuyucu kabul etmediği için biraz tozlanmıştı sanki,, Koridorda gezinirken dikkatinizi çeken bir kitabın önünde durduğunuzda, kitabı raftan almak için elinizi uzattığınızda, eliniz henüz daha kitaba ulaşmadan bile toz olacaktır,, Olsun bu toz gelişimimiz ve gelecek için öylesine büyük bir adımdır ki,, Tozlu raf, tozlu kitap,,
Kitabı elinize alınca üfleyiniz ‘ puffff ‘ diye üfleyiniz ki değer içeren, değer taşıyan kitabın üzerinden toz bulutu kalksın ve aydınlatsın ışığı ile sizleri,, Çünkü gerçek, toz serpintisi altında , tozlu raflar ile yaşamak, yaşayabilmektir,,