- 29 Eki 2018
- 11,896
- 11,241
Özgürlük, aaah özgürlük,,
Tarihin derinliklerinde bir adam vardı, adamlar vardı,, Onların işi, alışılmışın dışında kavram tanımlamaları yapmak idi ,, Bu işi yapan kişiler mutlak surette, kavramlar ile ilgili çok çeşitli bakış açılarına sahiptiler,, Bakış açıları ve tanımlamaları, sıradan insanların çoook ötesinde idi,, Bu kişiler farkındalık yaratıyordu,, Düşünsel olarak bulundukları zamanın çok ötesinde olduklarından , sıradan insanlar tarafından tam olarak anlaşılamıyor zaman zaman ise sıradan insanlar tarafından hakaretlere maruz bırakılıyorlardı,, Sebebi çok basit idi çünkü insanlar bilmedikleri/tanımadıkları şeylerden korkarlar,, Kendilerine aşina olmayan nesne veya düşünsel kavram sonuçlarından korkmaları ve tepki göstermeleri normal idi,,
Fikir veya düşünce, vücutta hayat bulur ise anlamlı ve etkileyici idi,,
Kavram tanımlayıcı insanlara bilindiği üzere felsefeci denir,, Peki kavram nedir? Kavram ile ilgili hangi tanımlamalar yapılabilir? Bu sorulara cevap verelim,, Kavram ile ilgili iki tanımlamadan bahsetmek mümkündür,,
1)Kavram’ın adıl tanımı: Bir nesnenin, bir duygunun ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, anlamı, anlam yükü,,
2)Kavram’ın felsefi tanımı : Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini içine alan ve onları bir ortak ad altında toplayan genel tasarım,,
Kavram tanımlayıcı olan felsefeciler genelde iki sınıftan oluşuyordu,, Birinci sınıf felsefeciler, maddi zenginlik olarak en üst seviyede idiler,, İkinci sınıf felsefeciler ise maddi zenginlik olarak tamamen en dipte idiler,, Bu iki felsefeci sınıfının arasında veya bu sınıfların dışında başka hiç bir felsefeci sınıfı bulunamaz,bulunamazdı,,
Kavram tanımlayıcı olan felsefeciler, çoğu kez kendi dönemlerinde anlaşılamadıklarından dolayı hep kötü muameleler ile karşı karşıya kalmışlardır,, Bundan her daim zarar görmüşlerdir,, Bazen gizlice bazen ise alenen idam edilmişlerdir,, Bu felsefeciler son nefeslerinde bile ölmekten değil anlaşılamamaktan korkmuşlardır.
Felsefeciler, toplumda insanlara yol gösterici olmalarının dışında akılcılık, adalet, hakkaniyet ve isyankar itaatkarlık noktasında da ufuk açarak bilgilendirme ve bilinçlendirme yapıyorlardı,, Tabi bu durum mutlak irade sahiplerinin hoşuna gitmiyordu,, Halk, her daim kendilerinden daha az bilgili olmalıydı ki mutlak irade sahipleri , halkı rahatlıklıkla yönetebilmeli, güdebilmeli idiler,,
Tarihin derinliklerindeki bazı idamlar, deniz kenarındaki sap-sarı kumların oluşturduğu sahilde yapılıyordu,, Çünkü idam gerçekleştiğinde; ya ceset yakılır, külleri denize savrulurdu ya da ceset bütünü ile ayakları, elleri ve boynuna urgan yardımı ile bağlanan ağırlıklar ile denize atılırdı,,
Maalesef azımsanmayacak sayıda felsefeci de hem anlaşılamadığı için hem de güç erklerinin otoritesini zayıflattığı için mutlak irade sahipleri tarafından idam edilmişlerdir,,
Burada, idam yolunda , bazılarının deyimi ile Başak yolunda yani sarı yolda idam edilen felsefeciler(kavram tanımlayıcıları ), gerçek felsefeci olup olmadıklarına göre de sınıflandırılıyordu,, Sınıflandırmayı yapabilen ise felsefecilerin aydınlattığı/ aydınlanabilen halktı,,
Deniz kenarında, sap-sarı ışıldayan kuma sahip sahilde, gözleri bağlı vaziyette diz çöktürülmüş felsefecilere, düşüncelerinden vazgeçmeleri için son kez sözde hak tanınır iken, ellerini yada elini altın gibi ışıldayan sarı kumda gezdirip alabildiği kadar sarı kum tanelerini alarak, celladının gözlerine serpiştirebilen, celladına gülümseyen cesur felsefeciler, gerçek felsefeciler olarak kabul edilirdi,, Çünkü kum serpmek, kum serpintisi gerçek felsefecilerin en önemli ortak özelliklerinden biri idi,,
Tarihin derinliklerinde bir adam vardı, adamlar vardı,, Onların işi, alışılmışın dışında kavram tanımlamaları yapmak idi ,, Bu işi yapan kişiler mutlak surette, kavramlar ile ilgili çok çeşitli bakış açılarına sahiptiler,, Bakış açıları ve tanımlamaları, sıradan insanların çoook ötesinde idi,, Bu kişiler farkındalık yaratıyordu,, Düşünsel olarak bulundukları zamanın çok ötesinde olduklarından , sıradan insanlar tarafından tam olarak anlaşılamıyor zaman zaman ise sıradan insanlar tarafından hakaretlere maruz bırakılıyorlardı,, Sebebi çok basit idi çünkü insanlar bilmedikleri/tanımadıkları şeylerden korkarlar,, Kendilerine aşina olmayan nesne veya düşünsel kavram sonuçlarından korkmaları ve tepki göstermeleri normal idi,,
Fikir veya düşünce, vücutta hayat bulur ise anlamlı ve etkileyici idi,,
Kavram tanımlayıcı insanlara bilindiği üzere felsefeci denir,, Peki kavram nedir? Kavram ile ilgili hangi tanımlamalar yapılabilir? Bu sorulara cevap verelim,, Kavram ile ilgili iki tanımlamadan bahsetmek mümkündür,,
1)Kavram’ın adıl tanımı: Bir nesnenin, bir duygunun ya da düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı, anlamı, anlam yükü,,
2)Kavram’ın felsefi tanımı : Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini içine alan ve onları bir ortak ad altında toplayan genel tasarım,,
Kavram tanımlayıcı olan felsefeciler genelde iki sınıftan oluşuyordu,, Birinci sınıf felsefeciler, maddi zenginlik olarak en üst seviyede idiler,, İkinci sınıf felsefeciler ise maddi zenginlik olarak tamamen en dipte idiler,, Bu iki felsefeci sınıfının arasında veya bu sınıfların dışında başka hiç bir felsefeci sınıfı bulunamaz,bulunamazdı,,
Kavram tanımlayıcı olan felsefeciler, çoğu kez kendi dönemlerinde anlaşılamadıklarından dolayı hep kötü muameleler ile karşı karşıya kalmışlardır,, Bundan her daim zarar görmüşlerdir,, Bazen gizlice bazen ise alenen idam edilmişlerdir,, Bu felsefeciler son nefeslerinde bile ölmekten değil anlaşılamamaktan korkmuşlardır.
Felsefeciler, toplumda insanlara yol gösterici olmalarının dışında akılcılık, adalet, hakkaniyet ve isyankar itaatkarlık noktasında da ufuk açarak bilgilendirme ve bilinçlendirme yapıyorlardı,, Tabi bu durum mutlak irade sahiplerinin hoşuna gitmiyordu,, Halk, her daim kendilerinden daha az bilgili olmalıydı ki mutlak irade sahipleri , halkı rahatlıklıkla yönetebilmeli, güdebilmeli idiler,,
Tarihin derinliklerindeki bazı idamlar, deniz kenarındaki sap-sarı kumların oluşturduğu sahilde yapılıyordu,, Çünkü idam gerçekleştiğinde; ya ceset yakılır, külleri denize savrulurdu ya da ceset bütünü ile ayakları, elleri ve boynuna urgan yardımı ile bağlanan ağırlıklar ile denize atılırdı,,
Maalesef azımsanmayacak sayıda felsefeci de hem anlaşılamadığı için hem de güç erklerinin otoritesini zayıflattığı için mutlak irade sahipleri tarafından idam edilmişlerdir,,
Burada, idam yolunda , bazılarının deyimi ile Başak yolunda yani sarı yolda idam edilen felsefeciler(kavram tanımlayıcıları ), gerçek felsefeci olup olmadıklarına göre de sınıflandırılıyordu,, Sınıflandırmayı yapabilen ise felsefecilerin aydınlattığı/ aydınlanabilen halktı,,
Deniz kenarında, sap-sarı ışıldayan kuma sahip sahilde, gözleri bağlı vaziyette diz çöktürülmüş felsefecilere, düşüncelerinden vazgeçmeleri için son kez sözde hak tanınır iken, ellerini yada elini altın gibi ışıldayan sarı kumda gezdirip alabildiği kadar sarı kum tanelerini alarak, celladının gözlerine serpiştirebilen, celladına gülümseyen cesur felsefeciler, gerçek felsefeciler olarak kabul edilirdi,, Çünkü kum serpmek, kum serpintisi gerçek felsefecilerin en önemli ortak özelliklerinden biri idi,,